En son bloğuma giriş yapmamdan bu yana tam 3 yıl geçmiş.. Her ne kadar peyzaj ve aydınlatma sektöründen farklı bir alanda artık çalışıyor olsamda, çevreme baktığımda ilk dikkatimi çekenler hala asıl mesleğime yönelik detaylar oluyor.. Bunun en güzel örneğini yaklaşık bir hafta önce gittiğim Datça'da çok güzel yaşadım. Sadece bir gün ayırabildiğim bu güzel kasaba, yıllar öncesinden yüksek lisans tezime bir örnek teşkil etmesini planladığım ancak Aydınlatma Tasarımcısı ile bir türlü bağlantıya geçemememden kaynaklı sıkıntı yaşadığım Cumhuriyet Meydanının bulunduğu bir tatil beldesi. Cumhuriyet Meydanı diye belirttiğim mekan ise, projelendirilmeden önce bildiğiniz, elektrik direklerinin, atıl durumda bir süs havuzunun , zabıtaların, danışma klübelerinin yer kapladığı bir yerden ibaretmiş. Dergilerden, internetten yaptığım araştırmalarımın sonucunda da eski hali ile yeni hali arasındaki fark, beni oldukça etkilemişti.
Bu meydan 2007 yılında projelendirilmiş ve 2008 yılında uygulamaya sokulmuş. Öncelikle zemin muğla mermeri ile kaplanarak, beyaz ve düz bir görüntü elde edilmiş. Ziyaretçilerin dinlenebileceği ve denize nazır ahşap basamaklar aynı zamanda deck olarak kullanılması için tasarlanmış. Sadece ahşap basamaklar değil aynı zamanda meydanda da mermer bloklardan oturma birimleri oluşturularak, bu birimlerin olduğu yerler gölge sağlaması için ağaçlandırılmış. Atıl durumda süs havuzu ise ortadan kaldırılarak onun yerine günümüzde en çok kullanılan modellerden biri olan kuru-sistem ile elde edilen büyük boşluğa hareket katılmış. Bu havuzsuz fıskiyeler özellikle çocukların suyla direkt ilişki kurabilmesi için tercih edilmiş.
Son olarak da, tekrar kullanıma olanak sağlanan bu geniş meydan Tepta Aydınlatma tarafından aydınlatılmış. Meydanın zeminine, SMD şerit LED kullanılan ve Tepta’nın özel olarak ürettiği dış ortam şartlarına uygun kesik çizgiler halinde armatürler gömülmüş. Ağaç altlarında, ağaçları aydınlatan iGuzzini Light-Up Garden, paslanmaz çelik-IP67 korumalı gömmeler, oturma amaçlı tasarlanan ahşap basamakların dikey yüzeylerine Simes Mini Eos gömme asimetrik armatürler (IP 54) ve mermer oturma banklarının altında kare hortum LEDler gömülmüş.
Bu anlattığım projenin uygulanması 2008 yılına ait. Aradan geçen 4 sene, vandalizme çok güzel örnek teşkil edecek şekilde kendini gözler önüne sermiş. Başta meydana adım attığımda oranın Cumhuriyet Meydanı olduğunu algılayamadm. Hatta Datça'da bir Cumhuriyet Meydanı vardı, gidip orayi da bir göreyim demek aklıma gelmedi. Ne zaman ki meydandan ikinci kere geçtim ve yerde bilinçsizde yanan yuvarlak light upları gördüm, bir anda uyandım. O an burası Cumhuriyet Meydanı diye sesli bir şekilde haykırmışım. O güzelim proje şu anda, tasarlanmış ancak eski hali gibi bir boşluktan ibarete geri dönmüş. Fıskiyeler çalışmıyor, asimetrik ve kesik çizgiler halinde konumlandırılan armatürler yanmıyor. Hatta yanan armatürler sadece, yuvarlak olarak yere gömülen armatürler. Bir çok armatür de kırık... Ahşap bloklar çekirdek çitleten ve dondurma yiyen halk tarafından denizi izleme ve ay çok yoruldum biraz şurda dinleneyim diyenler tarafından kullanılıyor. Ben projede anlatıldığı gibi bisiklete binen, hoplayan zıplayan, fıskiyelerin altında dans eden insanlar göremedim. Ne yazıkki yanımda fotoğraf makinamın olmaması ise meydanın 2012 versiyonunu fotoğraflayamamama neden oldu...
Yaşadığım hayal kırıklığı sonrası ilk kullandığım kelime de 'vandalizm' oldu..